DÜNYAYI YAŞAYABİLECEK KADAR SEVMEK
Tercihimiz önemsenmeden geldiğimiz bu dünyada, kendimizi yılların esiri gibi görmeden yaşayabilmek mesele. Gelecekten beklentilerine göre değil bazen de o anın içinde, olan bitenlerle tecrübe kazanarak yaşamak…
Kolay olmayacak elbette, sonunu tahmin edemediğin tek şey
olacak çünkü. Her zaman çalışmayan planlarla dolu, koca bir ömürden
bahsediyorum. Mücadelen kadar var olduğun bu savaşta her zaman mantık aramanın
çok da sağlıklı bir eylem olduğunu anladığın gün hayatın başka bir boyuta giriyor
olacak. Arayışlardan değil de bazen de tesadüflerden oluşuyor aslında bu hayat.
Fakat bu tesadüfleri hayatın merkezine koymak, insanı amacından saptırabilir. Dikkat
edilmesi gereken kilit nokta tam da burasıdır.
Kirlenmeden, namus ve şerefinle gelebildiysen bir noktaya;
karşına onlarca dağ da çıksa aşmasını bilecek kudreti kendinde bulacaksın. Ter döküp
deneyeceksin yaşamayı. Bu saçma yüzyılda güvenmiyorsan tek bir insana, ter
dökeceksin amaçların uğruna. Ancak bu şekilde geçebilirsin o dikenli yollardan.
Geçerken ateşlerin arasından, tek bir insanın bile canını
yakma! Eğer can yakarsan, diğerlerinden bir farkın kalmaz. Düşündüğünde bunu
mantıklı bulacaksın. Elbette bu hareketi farklı gözükmek için yapmayacaksın,
karakterine yakışacağı için hepsi. Çünkü karakterin kadar değerlisin, benliğini
tamamlamış insanların gözünde.
Kötü zamanlar olmayacak mı? Elbette olacak. Fakat olgun bir şekilde karşılayıp aşmaya çalışmalı. Olgun bir insanın karşısına zaten gelecektir güzellikler. Böyle durumlarda sadece biraz sabır gerekiyor, biraz da özveri.
Güzelliklere de önem vermeli insani. Güzeli de görmeli aynı
zamanda. Hayatın akışına çok da kaptırmamalı, ayrıntıları yakalayabilmeli kısacası insan. Güzelliklere en
güzel örnek kimi zaman bir çift göz olur, kimi zaman da aynada gördüğün.
‘’SONUÇ NE OLURSA OLSUN, BU HAYAT YAŞAMAYA DEĞER!’’
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen saygılı bir şekilde yorum yapın, moralim bozulabilir yoksa