GELECEĞİN GERÇEĞİ
Gece karanlığı gibi çöktüğünde
yalnızlığın ruhu, kendine bile gelemeden evreninden kayboluyorsun. Diğer
evrenlerde ise her şey o kadar kötü ki. Gecenin geç saatlerinde gelen bu
karanlığın aydınlığı içinden çıkılamaz boyutlara yükseliyor. Her seferinde
kendini kandırmaktan yorulan insan ise çaresizliğinde takılmayı tek çare olarak
görüyor. Diğer insanlar ise boş boş dünyayı seyrediyor zannediyorsun ama öyle
olmuyor veya sen öyle olmadığını zannediyorsun. Dışarıda belki de güzel bir
hayat var ama içine giremedikten sonra neye fayda sağlar ki?
Bunları kafasında kurarken insan her
zaman bir umut ışığı parıldamıyor işte. Herkes işin pozitif yanlarını söylerken
kimse de çıkıp olmayacaktan bahsetmiyor. Pozitif basanlar bile işin gösteri
kısmında çoğunlukla. İlk kez bu durumlarla karşılaşanlar ise durumun şokunu
atlatamadan hayatlarına devam etmeye çalışıyor.
Farkında olmadan bir hayat
geçiyor oysaki. Neresinden tutabilirsen o yerde yaşadığını zannediyorsun ya da
kendini kandırıyorsun. Eğer sağlam temellere dayanmayan bir hedefin varsa sarpa
sarmaya başlıyor hayat. Sonrasında ise hep bir tutunma çabasına giriyorsun. Eğer
o karanlıktan kurtulursan kendi düzenini kurma adına büyük atılımlarda
bulunabiliyorsun, kurtulamazsan da boşluğun içinde yaşamaya alışmaya
çalışıyorsun.
Bence çabalayınca ortada ne bir
boşluk kalıyor ne de sonu bitmeyen karanlıklar. Karamsarlık her ne kadar insanı
düşünmeye itse de fazlası her şeyde olduğu gibi zararlı. İnsan düşünmeli fakat
düşünürken de hayatını aksatmamalı. Sonrasında kaçan trenlerin ardından ağlamak
acizlerin işidir. Bunca zorluğa göğüs gerenler zaten bir noktaya gelebiliyor. Kendini
güçsüz görenler ise olduğu yerde saymaktan
çıkıp eksilere doğru yol alıyorlar. Farkına varmak dünyanın en güzel
şeylerinden biri. Farkına varın.
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen saygılı bir şekilde yorum yapın, moralim bozulabilir yoksa